Türkiyenin en köklü klüplerinin başında gelen Beşiktaş armasındaki Türkiye amblemli tek türk takımıdır. Bu şerefi 16 Mayıs 1952 yılında Türk Milli Takımını temsil ettiği için almıştır. Türkiye tarihinde namağlup şampiyon olan ilk takımdır. En fazla centilmenlik kupası alan takımdır Beşiktaş. Görüldüğü üzere ilklerin ve gönüllerin takımıdır karakartal. Taraftarından başkanına her zaman konuşulan takım olmuştur. Bir Liverpool maçı yaşandıki Türkiye'de yeryüzünde öyle bir maç daha ne yaşanır nede oynanır. Muhteşem bir atmosfer ve desibel rekoru kırılmıştı. O maçın ertesi günü bütün dünya basınınında haber olan kartal'ımız uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir maça ev sahipliği yapmıştı.
Nasıl unutulurduki öyle bir maç, tabiki unutulmazdı ne maçlar oynamıştı
Bjk ne mutluluklar yaşatmıştı. Sesimiz kısılana kadar bağırmıştık, her zaman sevinemesekte hüzüntüsünüde sevmiştik. Böylesine bir sevda yaşanmazdı ancak gönüllerde yaşanırdı Bjk aşkı. Yabancı takımlara karşı alınan galibiyetler her zaman önemli olmuştur. Asıl hedef yurt dışı başarıları kazanarak dünya basınında yerimizi almak değilmi. Türkiye şampiyonlukları yaşanır, Türkiye kupası ve daha nice kupalar turnuvalar gelir geçer. Önemli olan şampiyonlar ligi ve Uefa'da kazanılacak başarılardır.
Bjk haberleri sunduğumuz Bjkdinle.com üzerinden takımımız Beşiktaş'ın bu başarıları kazanmak için bu sene hiç olmadığı kadar yaklaştığını takip edebilirsiniz. Takımdaki kadro uyumu hiç olmadığı kadar müthiş ve yerli olmasına rağmen Türk oyuncularının kalitesi çok yüksek. Oğuzhan, Cenk Tosun, Olcay Şahan, Tolgay Arslan, Ersan Gülüm, Kerim Frei, Necip uysal bu saydığımız futbolcular milyon $ değerindeki futbolculardır. Hangi klübe gitse şampiyonluk adına büyük derecede katkı yapacak futbolcular olurlar. Özellikle içlerinden ayrılması gereken ikitanesi varki geleceğin ve Türk Milli takımının değişmez oyuncular başında gelecek olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Tabiki Oğuzhan ve Olcay Şahan'dan bahsediyoruz. Olcay'ın orta sahada çalışkanlığı yılmadan koşarak takıma katkı sağlaması dakika 90'da bile depar atması takıma büyük katkı sağlamakta. Geçen sene spor programlarında ve hocasından kesik yiyen Oğuzhan kendini toparladı. Şenol Güneş'in takımın başına gelmesinden sonra güneş gibi doğan futbolcu tekrar kendini buldu. Geçen sene ne konuşuluyordu ? Oğuzhan kendine bakmıyor, iyi futbolcu ama sağlam değil güçlü değil. İkili mücadelerde çabuk yere düşüyor bu performansıyla takıma bile girmesi büyük sürpriz olur görüşleri hakimdi. Bu görüşlerinde büyük bir kısmına katılmamakta imkansızdı. Ama bu sene ayrı bir performans göstererek kendine güvenenleri yanıltmayarak takımın ve inanıyoruz ki Türk Milli takımının değişmez futbolcusu olacaktır.
Bu performansın devam etmesi halinde çok yakın zamanda yabancı klüplerin listesinede girmesi sürpriz olmaz. Yabancı klüplerin scot ekipleri öyle bir iki maça bakarak analiz yapmıyor. Bir futbolcuyu almayı kafalarına koydukları zaman o futbolcuyu uzun zaman izleyerek hatta bir sezon izleyerek gün ve gün raporlar tutuluyor. Oyuncunun yaşına bakılıyor ve oynadığı futbolla gelecek vaad edip etmeyeceğine bakılarak transfer kararı alınıyor. Bizim yöneticilerimiz gibi bir iki maç kaseti izleyerek veya sosyal medyada yazılanları okuyarak futbolcu transfer edilmiyor.
Futbolcunun yaşantısından, kendisine bakıp bakmamasından aile yaşantısına kadar araştırılması daha sonrasında karar verilmesi o takımları büyük takım yapıyor. Bu anlattıklarımıza en büyük örneği Sergen Yalçın zamanında kendi vermişti. Bir televizyon programında Real Madrid beni zamanında almaya gelmişti. Hatta çokta ciddiydiler benim hakkımda Türkiye'den bilgi aldıktan sonra beni almaktan vazgeçtiler diye kendi anlatmıştı. Buradanda rahatça anlayabiliyoruzki bir futbolcunun başarılı olması Sergen Yalçın'dan bahsediyoruz, Sergen Yalçın dahi olması kendine özel hayatında bakmaması demek o transferin gerçekleşmeyeceği anlamına geliyor. Bizim yöneticilerimizin hangisi bu kriterlere önem veriyor. Soruyu yanlış sormuş olabiliriz hangisi o futbolcu hakkında ne kadar bilgiye sahip. Sahip olsa dahi ne kadarı o bilgileri dikkate alarak o transferden vazgeçme cesaretini gösterebilir. Bu sorulara cevapları bulduğumuz zaman Türk futbolu bir yerlere gelir. Başarılar gelir geçer önemli olan başarıları kalıcı hale getirmek ve o kalıcılığı uzun süre başararak belli bir yere gelmektir. Buna bu sene beşiktaş bir adım atabilir ve devam ettirmesi adına çalışmalarda bulunabilir. Şenol hocanın bu takımın başına geldiğinde dünya klübünün başına geldim ve yapabileceklerimi karşılayabilecek bir klüp demişti. Şimdi ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz. Gerek oynattığı futbolla gerekse 90 dakika mücadele hırsıyla izleyenlere zevk veren, heran gol olabilecek hissi veren maçın 90 dakika izlenmesini sağlayan bir futbol var sahada. Bunu başarabilen ender hocalardan olan Şenol hocaya başarılarının devamını diliyoruz.